10 gün boyunca işte buradaydık.
Arada Ankara kaçamakları yapsak da köyde olmak şahaneydi. Temiz hava, bol gıda ;)
Dalından meyvelerimizi topladık...
En organiğini bulunca kaçırmadık tabi, stoğumuzuda yaptık :))
Minicik evi bulunca evcilik evi ilan etti bizim bıdıklar :)
Evlerinin yanına yanaştırmadılar bile...
Odun ateşinde en alasından tepsi börekleri pişirip afiyetle yedik... Kalabalığa börek mi dayanır ? Zor yakaladım pişmiş halinin fotoğrafını çekmek için :))
Kuşburnu topladık dalından. Yine kışa hazırlık...
Fındık fıstığın içine düştük, lop lop et olmasın diye diye :))
Çocukluğumda hiç tırmanamadığım ağaçlara, oğluşumun tek hamlede çıkmasını izledim keyifle, iyiki annnene çekmemişsin diye diye :))
Altın kızlar her akşam taş derdine düşmüşken, biz başlarında geyik sohbetleri çevirmenin derdine düştük en kahkahalısından :)
Gölbaşının akşam üstü manzarasına daldık bol bol......
Bizden önce dönüş yoluna koyulanların arkasından su döktük....
Su gibi gitsinler diye...
Ve sıra bize geldi... Sultanımla dedikodu yapa yapa yolu tamamladık :)
İnsanoğlu kuş misali işte :))
Şimdi ise biriken işlere yetişmeye çalışıyorum...
Ahhh ahhhh...
Gezersen böyle, çıkar acısı işte :)
Ankara kaçamaklarıda başka güne artık ;)